İçeriğe geç

TÜRK İSTİKLAL HAREKETİ

“KEMALİN ÖĞRETMENLERİ”
Hamdullah Suphi Tanrıöver, 1931 yılında Atatürk’ün isteğiyle Romanya’ya büyükelçi olarak atandı. Atatürk, Tanrıöver’den söylemlerinde ve yazılarında yoğun olarak yansıttığı Türkçülüğünü eylemlerinde de göstermesini istemişti.
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Gagavuz Türkleri ile yakından ilgilenen Atatürk, yeni Romanya büyükelçisinden bu ülke sınırları içerisindeki Gagavuz, Tatar Türkü ve Osmanlı bakiyesi Türklerin, kendi kültür ve kimliklerini korumaları için çalışmasını istedi.
1930’lu yılların sonuna doğru, Atatürk’ün emriyle, o dönemde topraklarının önemli bölümü Romanya sınırları içinde olan Gagavuzlara 80 ilkokul öğretmeni gönderilmişti. Çoğunluğu Köstence ve Mecidiye’deki Türklerden oluşan ve bir kısmı da Türkiye’den gönderilen bu öğretmenler, İkinci Dünya Savaşı başlangıcına kadar Gagavuzlar’ın yaşadıkları bölgelerde görev yaptılar.
Savaşın başlamasıyla bu öğretmenlerin bir kısmı geri döndü. Görevi kutsal bilip dönmeyen öğretmenler ise, Kızılordu’nun Gagavuz Yeri’ni işgal etmesiyle Sovyetler tarafından ”Türk casusu” olmakla suçlanıp 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve Sibirya’ya gönderildi.
Stalin’in ölümüyle çıkarılan afla bırakılan bu öğretmenlerden yalnız biri geri dönebildi. Bu öğretmenin adı, Ali Kantarelli idi.
Kendisi de bir Kırım Türkü olan Necip Hablemitoğlu, Türkiye dışındaki Türk topluluklarının yakın tarihi ile ilgili çalışmalar yapmış, Orta Avrupa ve Balkanlar’daki Türk eserleri, Türk boyları ve Türk şehitlikleri konularında saha çalışmaları yürütmüştü.
Necip Hablemitoğlu, 1995-1996 yılları arasında Birleşmiş Milletler’in UNDP projesi kapsamında Gagavuzya’ya giderek, Gagavuz Türkleri’nin Lâtin alfabesine geçişi çalışmalarına katıldı ve danışmanlık hizmeti verdi. Hablemitoğlu, bu görevi sırasında Atatürk tarafından Gagavuzya’ya gönderilen öğretmenleri keşfetti ve bu konuda yaptığı çalışmalarını ”Kemâl’in Öğretmenleri” adıyla yayınladı.
Ali Kantarelli’yi Gagavuz topraklarında yetiştirdiği öğrencilerinden dinledi. Atatürk’ün öğretmeni Ali Kantarelli, çok sayıda Gagavuz Türkü’ne Türkçe öğretmiş, sonradan önemli görevlerde bulunacak olan öğrencilerine Türkçe sevgisini ve Türklük bilincini aşılamıştı.
Örneğin; Necip Hablemitoğlu’na Ali Kantarelli öğretmen hakkında bilgi veren öğrencisi Nikolay Babaoğlu, Moldova Yazarlar Birliği Başkanı ve Milli Eğitim Bakan yardımcısı olarak görev yapmıştı.
Necip Hablemitoğlu,1995-1996 yılları arasında Birleşmiş Milletler görevlisi olarak bulunduğu Gagavuz Yeri’ndeki araştırmalarını topladığı Kemâl’in Öğretmenleri’nde şu satırları yazmıştı:
”Ukrayna’nın Moldova sınırındaki Bolgrad kasabasının ortodoks mezarlığında bir Türk’ün yattığını hiç biliyor muydunuz?!. Bu bakımsız, unutulmuş, üzerini otlar bürümüş kabirde, bir dönemin bilinmeyen târihinin, koşulsuz vatanseverliğin gömülü olduğunu yaşlı bir Gagauz’un şu ifâdesinden çıkarırsınız:
‘Burada Kemâl’in üüredicisi (öğretmeni) yatıyor!..’
Kemâl’in Askerleri”nin (Kuvây-ı Milliyeciler) bu ülkeyi kurtardığını bilirsiniz. Bilirsiniz de, ‘Kemâl’in Öğretmenleri’nin, Türkiye’den bin küsur kilometre ötede ne aradığını bilemezsiniz. Oysa, başınızı biraz çevirip, bugün Gagauz Bölgesinde KGB,CIA,KIP,BND,MVR görevlilerinin, Rus, A.B.D., Alman, Bulgar, Yunan ve hattâ Norveç uyruklu Türkolog, gazeteci, ‘serbest araştırmacı’ ve papazların, bahâi ve protestan misyonerlerinin ne aradığını araştırırsanız, Atatürk’ün de onu aradığını saptarsınız. Kısaca, Türkiye’nin ‘ön bahçesinde, bir başka ifadeyle terk etmek zorunda kaldığımız eski vatan topraklarında ağırlığını artırmaya çalışan Atatürk’ün, bu çabaya diğer ülkelerden en az 60 yıl önce başladığını görür, ileri görüşlülüğüne hayran kalırsınız.”